Kaside-i Bürde şöyle başlar: “Suad bizden ayrıldı, gönlüm hasta bu gece.” Suad aslında bir devenin adıdır. Onun şahsında anlatır duygularını Kaab b. Züheyr. Mekke müşriklerinin kışkırtma ve teşvikleri ile Peygamberi hicveden bir şiir yazmıştır. Gerçeği öğrenince üzülmüş, özür dilemek için Peygamberi ziyaret etmek istemektedir.
Devesi üzerinden yaşadıklarını ve duygularını anlatır. Şiirinin sonunda şunu anlatır: O devenin üzerinde Peygambere doğru gitmekte ve özür dilemektedir. Gelir özrünü bu kaside ile anlatır. Peygamberimiz sırtından hırkasını çıkarır ve onun omuzlarına koyar. Kaab, affedilmenin manevi huzuru içinde ayrılır oradan.
Ramazan ayı bitti. Daha tam arınamamıştık, daha tam yüzleşememiştik Kur’an’la, siretle, sünnetle. Tevhidi bir uyanış ve diriliş için yolun başındaydık. Bayram yapıyoruz ama gönlümüz buruk.
Demir almak günü gelince zamandan, Ay Güneş tayin edilen yörüngesi üzerinde yolculuğuna devam ederken biz aslında eğer ramazanın ruhunu yakalayabilmişsek, yeni bir ramazanı beklemeden yolumuza devam edebiliriz. Biz ramazana ulaşamasak bile ramazan bize ulaşır. Hani diyoruz ya, mecazi anlamda “Biz Allah’a yürüyerek gidersek, O bize koşarak gelecektir” Hem değil mi ki, “Allah zaman içinde zaman yaratandır.”
Evet, Kur’an’la yüzleşmek için geç kalmadınız ve yeni bir ramazanı beklemeye gerek yok.