Devlet adamına saygı, devlet adamının halkının ve ülkesine kazandırdığı saygınlık ölçüsündedir. Bir de “Devlete sadakati, onun dinine, alameti farikası / ayırt edici özelliği olan şahsiyetine karşı gösterdiği saygı ve onu koruma konusundaki çabası kadardır”. Yasalara saygı da böyle.
Bir de o ülkede, bir insan emeği ile geçimini sağlayabiliyor mu, haksızlığa uğradığında adalet yolu ile hakkını arayabiliyor, alabiliyor mu? Çaresiz kaldığında o ülke halkı ve yöneticiler o kişiye ve ailesine sahip çıkıyor mu? Parası aranan değer olarak güvenilir mi? İnandığı gibi yaşayabiliyor mu, düşündüğünü özgürce ifade edebiliyor mu?
Eğer o ülkede bunlar varsa, o insanları ne yaparsanız yapın gitmezler. Bunlar yoksa bağlasanız da durmazlar. Hal-i hazır durum kötü ise geçmişle övünmek ve geleceğe dair vaadlerde bulunmak fayda sağlamaz. “Kökü mazide olan bir ati” marazi toplulukların değil, güçlü toplulukların hayalidir.
Halkın yöneticisine saygısının ölçüsü bilgi, tecrübe, adalet, merhamet, dürüstlük, cesaret ve tevazusu ölçüsündedir.....