Bir takım sloganların arkasına saklanarak birileri sürekli mugalata yapıyorlar. Hangi ahlaki kural ise ölünün arkasından konuşulmazmış. Bunu dini bir kural gibi takdim ediyorlar bir de.. İyi Kur’an-ı Kerim’deki Ebu Cehil’i ne yapacağız, ya da Bel’am’ı..
Alevilere söyleyin Yezid’i unutsunlar. Yahudiler Hitler’i unutabilecekler mi? Yoksa Ebu Cehil, Hitler, Stalin, Kazıklı Voyvoda filan ölmediler mi, hâlâ da birileri nefret söylemini sürdürüyor.. “Kör ölür badem gözlü olur” mu diyeceğiz yani.. Cami avlusunda, cenaze namazında imam “nasıl bilirsiniz” diye sorarken sadece laf olsun diye mi soruyor..
Evren öldü artık onun arkasından iyi konuşalım, Şahinkaya yaşıyor, ne söyleyeceksek ona söyleyelim öyle mi?.. 12 Eylül savcısı da mı böyle yapmalı? Güldürmeyin adamı.
Komediye bakar mısınız, adamı mahkûm ediyoruz, sonra da onun yaptığı anayasaya bağlılık andı içiyoruz. Anayasa Mahkemesi yasaların anayasaya uygunluğunu tartışıyor.. Darbeciye Devlet Töreni düzenliyoruz. Devlet Mezarlığına gömüyoruz. Erdoğan, onun 12 Eylül Anayasası’ndaki kendisi için düşündüğü yetkileri kullanıyor bugün. İroniye bakar mısınız.
Siz istemeseniz de biz Ebu Leheb’ler için ve onların takipçileri için “tebbet yeda” “elleri kurusun” demeye, bunlara karşı, zulme, zalimlere karşı nefret söylemine, ilahlık taslayanlara “la ilahe...” demeye devam edeceğiz. Bizim İlahımız ve Rabbimiz sadece Allah’tır.