Dini, tarihi arka planından kopararak, onu toplumların akıl, vicdan ve uygulamaları bağlamında ayakta tutamayacağınız gibi, dini tarihe gömerek de aynı sonuca ulaşırsınız.
Hep söylüyorum: Tarih övgü ya da sövgü kitabı değildir. Tarih bir toplumun ortak hafızası, tecrübeler birikimidir, en saf ve masum hali ile. Ne var ki, “tarih yazanlar”, geleceği şekillendirme adına, din, ideoloji ve siyaset adına, insanları inandırmak için geçmişle oynarlar. Geçmişten hain ve kahramanlar damıtarak onun üzerinden yeni bir anlayış üretmeye çalışırlar.
Bu yaşadığı zamana ve mekana adil bir şahidlik açısından utanç verici, aşağılık bir tutumdur. Bugünün Mediası, akademisi, eğitim kurumları ve sanat kurumları bu anlamda sabıkalı bir sektördür. Bugün artık bu konu reklamcılar ve PİAR şirketleri için bir iş alanıdır. “Algı operasyonu, “toplum mühendisliği”, “6. kol faaliyeti”, “Yön eylem mühendisleri”, Stratejistler, komplo senaryoları yazan istihbarat örgütleri aslında bu işi yaparlar. Hakikate ulaşmayı engellemek için toplumları yönlendirmek, gerçeği saptırmak için cüceleri uzun boylu, uzun boyluları cüce göstermek adına ya da hainleri kahraman, kahramanları hain göstermek için dört bir yanı konkav ve konveks aynalarla donatırlar. “Troller”, “modern meddahlar”, “zurnikler” bunun için istihdam edilir. Bunun için tirajlarla, ratinglerle oynanır, subliminal mesajlarla insanların şuuraltları sabote edilmeye çalışılır.
Timur’u nasıl bilirsiniz? Biz Özbeklerle kardeşiz. Özbekistan’da Timur, Fatih’ten farklı değil. Biz kardeşiz de, bu algıyı nasıl düzelteceğiz. Fatih dedim de, Bizans’a İslam’ı tebliğ için gelen Ebu Eyyüb el Ensari’nin de içinde bulunduğu gemi seferini kim niçin düzenledi biliyor musunuz?
İmam-ı Azam’ın üvey babası İmam-ı Caferi Sadık’tı. Yani 5. Mezhebin imamı. Cafer-i Sadık’ı annesi ile evlendiren de İmam-ı Azam’ın kendisi idi. Babasından övgü ile söz eder. İmam-ı Azam’ı öldürten de Halifedir. “Bugünkü Caferiler, İmam-ı Caferi Sadık’ın peşinden gitmiyorlar” diyebilirsiniz, Hanefi’yim diyenler ne kadar gidiyor.