Dün kaldığımız yerden devam edecek olursak, bu emperyalist düzenin yıkılışı bizim elimizle olacak sanki. Dua edelim: “Allah’ım bizim ellerimizle cezalandır zalimleri ve bizim ellerimizle yardım et mazlumlara” diyelim. Evet, evet, önce şu teorik çerçeveyi doğru oturtalım. Mekke dönemi ayetleri önce iman çerçevesini oturttu, ümmete bir istikamet kazandırdı. Sonra eylemi örgütledi.
Onun içi aktüel, pratik gerçeklerden önce bu çerçeveyi doğru çizmek gerekiyor.
Sahi, bu arada üniversitelerimizin yeteri kadar sesi çıkıyor mu? Tek başına siyasetçiler ve gazeteciler mi konuşacak. Muhalefet zaten muhalefet olsun diye muhalefet yapıyor.. Siyaset bütün detayları konuşunca bürokrat emir tekrarı yapar gibi konuşuyor. Olmaz ki. İcracı eylem planını söylesin, politika kurulları politik değerlendirmeler yapsın, sektör aktörleri analiz yapsınlar.
Hatta ekonomi fakültesi öğretim üyeleri bir bildiri de yayınlayabilirler. Yeni ders yılında uluslararası ilişkiler ve ekonomi, maliye, bankacılık fakülteleri mutlaka bu krizi ders olarak okumalılar. Bakalım kaç bilimsel makale yayınlanacak, bu konuda kaç yüksek lisans ve doktora çalışması yapılacak?
Her şeyi siyaset ve bürokrasiden bekleyemeyiz. Hepimize düşen görevler var.
Bu konuda Cumhurbaşkanının dövizini TL’ye çevirenlere ciddi bir teminat vermesi gerek. Bu konuda devlete güvenenlerin teşvik ve primlerle desteklenmesi gerek, gerektiğinde. Söz yerde kalmamalı. Kârlı çıkacağını anlarsa insanlar, bu hem ötekiler üzerinde caydırıcı bir baskı oluşturur, hem de insanlar daha bir moral bulur, teşvik edilmiş olur.