PCR kalktı. PCR kalkınca salgın biter. Şimdi sıra HES kodu ve maskede. Bakın bu maske bulaşı artırır, daha çabuk hasta olursunuz, daha ağır geçirirsiniz. Ölümcül sonuçları olabilir. Bir maske 2 saatten fazla kullanılmamalı ve kullandı iseniz, bu maskeyi takan eldiven de takmalı, bone de. Ve her üçünü de işi bitince tıbbi atık statüsünde imha etmeli.
Dünyada daha az oksijen alarak daha sağlıklı yaşayan canlı yok. Maskenin korku pandemisine sebeb olması bir yana, gözünüze sürekli mikroplu, sıcak karbondioksit üflemek hangi salim aklın eseri olabilir. Yakında görürsünüz gözünüze ne olduğunu! O maskelerin nasıl bir çevre felaketine yol açtığını görmüyor musunuz. O sentetik paçavrayı sürekli soluyarak üst solunum yolları ve akciğerinize iyilik ettiğinizi mi sanıyorsunuz!
Zaten SinoVac artık bitti. Onun yerini yerli malı, yurdun malı TurkoVac aldı. BionTech’in Pfizer üzerinden pazarladığı mRNA da patladı. Geriye ne kaldı. Bu aynı aşının tekrar tekrar vurulmasında da bir hikmet yokmuş. O zaman biz bu kadar haltı niye yedik! Bu kadar para, bu kadar zaman, bu kadar tartışma, bu kadar ölüm niçindi!
Bu bilim kurulu ne iş yapıyordu, bu siyaset, bu bürokrasi hangi akılla bu yalanın peşine takıldı. Bu media nasıl 3 maymunları oynadı böyle. Bu STK’lar, cemaat yapıları nasıl sessiz kaldılar bu haksızlıklar karşısında. Yargı nasıl sessiz kaldı.
Peki n’olacak şimdi! Sonunda Danıştay Genel Kurulu da, İçişleri Bakanlığından gelen bir yazıya dayanarak, bu konularda zorunluluk olmadığı için davayı reddetti. O zaman yazılan cezalar ne oldu!
Uçağa, trene almayanlar mobing uygulamış olmuyorlar mı!