Aslında sorun doğrudan İş Bankası ile ilgili değil. İş Bankasının ortaklık yapısı ile ilgili. Bu konu ile ilgili en temel sorun da İş Bankasına siyasi bir partinin yönetici tayin etmesi.
Bu işler de Mustafa Kemal’in dokunulmazlık zırhının arkasına saklanılarak yapılıyor.
Hemen belirtelim ki, bu durum hukuka uygun değildir. Hem bankalar yasası, hem siyasi partiler yasası açısından kabul edilemez. Kaldı ki, bu sermayenin temin yöntemi de hukuka uygun değildir.
Erdoğan, CHP-İş Bankası ilişkisine dair dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Bir partinin banka sahibi olmasının suç olduğunu belirten Erdoğan, “Ama CHP, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü suiistimal ederek, hisselerin %28’inin sahibi. Atatürk’ün varlığı bir siyasi parti etiketi altına giremez. Girse girse hazineye girer” dedi. Mustafa Kemal bir haksızlık ve hukuksuzluğun maskesi yapılamaz. Bu durum, gecekondusuna çekme kat yapan adamın çatıya Mustafa Kemal büstü ve Türk Bayrağı asması gibi bir şey.
İş bundan ibaret değil. Mustafa Kemal’in hesabında gözüken bu para Hilafet fonundan aktarıldı. Bir riba kuruluşunda sermaye olarak zekat paraları kullanıldı. Kurtuluş savaşı için İslam dünyasından gönderilen paralar kullanıldı. Bu bir “gasb”tır. Kabul edilemez. Bu paranın bir şekilde Diyanete aktarılması gerekir. Diyanetin de bunu ayrı bir fonda tutması ve bunun nemasını belki de İslam dünyasındaki, zekattan yapılacak harcamalarda kullanması gerekir.