Tamam, biliyorum, FETÖ “Ergenekon” ve “Balyoz” davalarında bu işlerle hiç ilgisi olmayan insanları da listeye ekledi ve mahkum etti. Bu vesile ile kendi önlerinde engel oluşturan herkesi “Ergenekoncu”, “Balyozcu” ilan ettiler. Tıpkı, bugün birilerinin kendi önlerinde engel gördükleri ya da cezalandırmak istedikleri birini “FETÖ”cü ilan ettikleri gibi.
Ergenekon ve Balyoz davalarında, böyle bir örgütle ilgisi olmayan insanlar da sanık sandalyesine oturtulmuştu. Bu ne kadar yanlışsa, şimdi çıkıp, “böyle bir şey yok” demek de o kadar yanlış!
“Jüristokrasi” diye bir şey varsa, yargı belgesi ile varolan bir şeyi “yok” saymak da böyle bir şey olsa gerek. Bu belge ile FETÖ’yü Mehdi ilan eden yargı kararı arasında ne fark var.
Tamam, madem “Ergenekon” diye bir şey yok, o zaman “Ergenekon var” diyen mediaya yalan haber uydurmaktan dava açın. Bizim hakkımızda suç duyurusunda bulunun.
Geçen gün Ali İhsan Karahasanoğlu yazdı: “O adamın elemanları, çıkmışlar karşımıza, diyorlar ki: ‘Ergenekon yok. Savcı da bunu kabul etti.. ’ (…) Bize de şu düşüyor: He he.. Ergenekon da yok.. AK Parti’ye açılmış kapatma davası da yok. Başörtü yasağı da yoktu.. Anayasa Mahkemesi üyesi ile Kara Kuvvetleri Komutanı’nın görüşmesi de yoktu.. Hepsini biz uydurduk.. Zaten her sınır ötesi harekat sonrasında, Anayasa Mahkemesi üyeleri, Kara Kuvvetleri Komutanlarını ziyaret ederdi.. Biz buluttan nem kapmıştık.. Özür dileriz..”
Karahasanoğlu’nun “özür”ü bununla da bitmiyor. Günlerdir özür diliyor: “Özür dileriz, sayın Ergenekoncu’lar.. Biz size haksızlık etmişiz.. Eşi başörtülü olan birisini cumhurbaşkanlığına seçtirmeyiz.. ‘Seçilse bile o kişi Çankaya’ya gidemez.. Tekerlek patlar, bir şeyler olur’ diyenlerin, aslında hiçbir artniyetleri yokmuş.. Demokratik haklarını kullanıyorlarmış.. Mustafa Balbay’ından da, Tuncay Özkan’ından da, onlarla paralel olarak benzer tehditlerde bulunanlardan da özür dileriz.. ‘Tekerlek patlar’ derken, ‘Hiç istenilmeyen şeyler olur”’ derlerken..