Bakın on binlerce sanığı olan, 81 il ve 900’e yakın ilçede, 140 ülkede bağlantıları olan, ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel, sivil, askeri boyutu olan bir davayı görmek o kadar kolay bir olay değil..
Müştekiler, müdahiller, tanıklar, avukatları da buna eklerseniz, yargının işi hiç de kolay değil.
Yargıladığınız kişilerin çoğu kripto.. Süreci manipüle etmeye devam edecekler.. Her şeyi inkar edecekler, kafa karıştırıcı ifadelerde bulunacaklar..
Bana göre, daha ilk aşamasında tıkanmaya başladı.. Bu bilgilerin bir bilgi havuzunda toplanıp, bir süper bilgisayar oluşturup, spetial bir veri tabanından, zaman, mekan, birey ve tema temelli bir arama motoru üzerinden kişi ve eylemlerin sorgulanması gerekirdi..
İlişkilendirilmek yerine lokalize ve kompartmanize etmeye karar verdiler. Dar anlamda “böl-yönet” taktiği. Bu da bir yöntem. Ama, yine arkalarında böyle bir referans havuzu olması gerekirdi.
Bu şekli ile bu yargılama her aşamasında tartışma konusu olacak. Ömrünün büyük bir bölümü mahkemelerde geçen biri olarak söylüyorum.. Yargının her çeşidini gördüm. Benim sanıklık kıdemim yargıçların ve savcıların kıdeminden fazladır.. 47 yıldır kesintisiz sanık olan, 12 Mart’ı, 12 Eylül’ü, 28 Şubat’ı yaşamış biri olarak söylüyorum bunu..