Meşhur fıkradır: “Baba hırsızı yakaladım”. “Bırak oğlum”. “Baba hırsız beni bırakmıyor.” Elbisesini saatini alacak.
Hırsızın yüzsüzü böyle olur. Kültür AŞ’de yaşananları biliyorsunuz. Aslında tam olarak bilmiyoruz. Bir olayı araştırırken başka yeni bir olay çıkıyor ortaya. Çorap söküğü gibi gidiyor bu olaylar.
3 adım sonra ipin ucu merkeze, oradan bakarsınız Ankara’ya uzanır. 40. odaya girersiniz, işe ecinniler karışır..
Önce şunu söyleyeyim: Minareyi çalanlar kılıfını hazırlamışlar.
Bu işler böyledir. Kendi şifreleme sisteminizi yazarsınız, kimvurduya gidersiniz.. Yurt dışından binlerce euro maaşla çalışırken, ülkeme hizmet edeyim diye gelirsiniz, buluş yaparsınız, patente başvurursunuz, ardından başınıza gelmeyen kalmaz. Evinizi, iş yerinizi haczederler, modellerinizi çalarlar.
Memleketimiz için hayati öneme sahip bir projeyi hayata geçirmek için bütün hazırlıklarınızı yaparsınız, ama beklediğiniz bir onay bir türlü gelmez. Aldığınız belgeler bir gecede iptal edilir. İş yerinizin kapısına mühür vururlar. Suçunuz “himmet” ödememektir. Bakanınız “akıllı olsun” diye haber gönderir, ama işmardan anlamazsınız ve sonra korktuğunuz başınıza gelir.