Geç kalan adalet, adalet değildir, geç gelen ambulans gibi. “Bade harabul Basra” örneğinde olduğu gibi, iş işten geçtikten sonra bir değeri yoktur. Bazı şeyleri yapmakta nedense hep geç kalıyoruz.
Halkla inatlaşılmaz. Seçmen siyasetçinin veli nimetidir. Mimar Sinan da olsanız, “minare eğri” diyorsa dikkate almanız gerekir. Siyasette sizin ne dediğiniz kadar, ötekilerin ne anladıklarını da hesaba katmanız gerekir. Bazı olaylar bazı bünyelerde alerji oluşturur.
Mesela, bu bakanlıklarda beklenen değişikliğin bu kadar geciktirilmesini sokaktaki insanın anlaması mümkün değil. Toplumdaki beklenti yüksek. Umarım gelenler gidenleri aratmaz ve bu bir sukutu hayale, hatta öfkeye sebeb olmaz. Değişik çevrelerin kafaya taktığı isimler var. İnşallah polemik sebebi olacak isimler kalmaz ve gelmezler.
Bugün gelinen noktada siyaset, muvafık’ı, muhalif’i ile sorun çözme aleti değil, kriz üretme aracı gibi çalışıyor sanki. Medeniyet farklı din, mezhep, etnisite, gelenek, ideoloji ve çıkar grubları ile barış içinde bir arada yaşamanın imkanlarının varolduğu bir zeminde hayat bulur. Bunun aracı da siyasettir. Siyaset ve sahip olunan her şeyin meşruiyeti de adaletle mümkündür.
Siyaset bütün dünyada giderek daha sorunlu bir iş haline geliyor. Alın size ABD ya da İngiltere. Bizimkileri saymıyorum bile, hani bunlar örnek gösteriliyordu ya. Bölgenin ve dünyanın hali malum.
Bakın, daha önce Faşizmi gördük. Çöktü! Ardından Komünizm çöktü. Bugün çökmekte olan Liberal Demokrasi dedikleri bir düzeni savunduğu söylenen Kapitalizmdir.