Bu ifade Kur’an-ı Kerim’de “Amellerin boşa çıkması” için kullanılır.. Sözlükte (insan için) bir yere yerleşme, yaşanılır bir çevrede oturma. Ya da bitkinin doğal olarak yetiştiği yer, bitkinin anayurdu. Genel anlamda, bir canlı organizmanın yaşadığı ve geliştiği mekan için de kullanılır.. Bu mekan, fiziksel bir bölge, herhangi bir yer, hava, toprak ya da su olabilir. Bu mekan okyanus kadar büyük, çürümüş bir ağaç ya da bir böceğin bağırsağı kadar küçük bir alan da olabilir.
Mesela yetimleri görüp gözetmeyenlerin namazı boşa gitmiştir. Maun suresinde de benzer bir uyarı vardır: Dini/hesap gününü yalanlayanı gördün mü? İşte o, yetimi şiddetle itip kakar. Yoksulu/muhtacı doyurmayı hiç teşvik etmez. Yazıklar olsun şöyle namaz kılanlara, ki onlar, kıldıkları namazdan gâfildirler. Onlar, gösteriş için ibâdet yaparlar. Onlar, en ufak bir yardımı bile esirgerler.
Evet, evet, bir kısmı da yetimi doyurmak, yoksula yardım etmek için bunları yapıyormuş gibi davranarak Allah’ın ve O’nun salih kullarını kandırmaya kalkarak, Şeytanla işbirliği yapıp, insanları Allah’la kandırmaya çalışırlar. Kendi soygunlarına tarihten, kitaptan, alimlerin fetvalarından açık kapı bulmaya çalışırlar.. Muhkemleri bırakıp, müteşabihlerin peşinde savrulur giderler.
Biliyorsunuz kestiğimiz hayvanın da eti, kanı, derisi Allah’a ulaşacak değildir. Allah’a ulaşacak olan bizim takvamızdır. İbadet ruhundan soyutlanmışsa özünü kaybetmiş demektir.
Bazı işler istenilen gibi gitmiyor. Maddi dünyadaki iyileşme, manevi alandaki tekamülümüzden daha önde.