Birçok kişi sadece şikayet ediyor ve istiyor..
Geçen gün değinmiştim, 28 Şubat’ın hak mağduru olduğunu söyleyen kaç kişi ya da kuruluş 28 Şubat davası için suç duyurusunda bulundu, ya da tanıklık, müdahillik talebinde bulundu..
Ya da her hak taleb eden, herkesin kendilerine yardım etmesini isterken, kendileri aynı durumda olan diğerlerine yardım etti..
Bir hak ve hukuk mücadelesi böyle olmaz. Olmamalı. Birçok kişi, kendi sorunu çözüldüğünde ortadan kayboluyor. Yani “gemisini kurtaran kaptan” oluveriyorlar.
Herkes sorunun çözümünü hükümetten bekliyor. Mesela yargıya gitmiyorlar. Sorun yönetmelikten kaynaklanıyorsa idare mahkemesine gitmiyorlar. Hak kaybı için yargı yoluna gidilebilir. Tazminat davası açılabilir. AİHM, BM İnsan Hakları Komiserliği, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı, Kamu Hakemliği, il, ilçe, başbakanlık insan hakları, tüketici hakları komisyonları gibi birçok hak arama yolu var, ama insanlar bilmiyor mu, kolay lafına mı geliyor bilmiyorum.
TBBM’nin ilgili komisyonları yanında, bir de Dilekçe Karma Komisyonu var, başvurulduğunda, meclis başvuru konusu ile ilgili bütün birimlerden görüş alıyor..
Yasal bir değişiklik gerekiyorsa, bunun ‘efradına cami, ağyarına mani’ bir şekilde ve herkesi kapsayacak şekilde, mer’i usul ve esaslar çerçevesinde tanzim edilmesi gerek.. Hak arayanların acelesi var, mağduriyet üzerinden o gün geldiklerı noktadaki sorunlarının acilen giderilmesini istiyorlar.. Yapılacak düzenlemenin yarın nasıl bir sorun doğuracağı konusunda bir bilgileri yok.. Esasen konunun önce hukukçular tarafından ele alınması gerek.. Duygusal, trajik hikayeler üzerinden yasa düzenlemesi doğru değil.. Aynı şekilde bunun insan hakları derneklerinde tartışılması gerek. İç hukuktaki diğer düzenlemeler, bugün ve ileride emsal teşkil eden uygulamalar açısından değerlendirilmesi gerek. Uluslararası sözleşmeler, Yargıtay kararları, AYM kararları, AİHM kararları, AB müktesebatı ile uyumlu olması gerek..