Batıda “Hak” kavramı yok. Onlar’ın “Riht” dediğine bizimkiler, “Hak” demiş. Bu doğru bir çeviri değil. “Human Right” “İnsan Hakları” değil, “İnsani Sağduyu”dur. “Sağduyu” “seküler”, “beşeri” bir kavramdır. Sözlükte “Sağduyu”, “doğru, gerçekçi, akla uygun ve yerinde yargılar verme yeteneği”, “doğruyla yanlışı birbirinden ayırma ve doğru yargılama yetisi” gibi anlamlara gelir..
“Hak” İlahi bir kavramdır. “Allah’a ait, O’nun rızasına uygun davranış”ı ifade eden, Manevi bir kavramdır. Aslında beşeri olan bir şeye bağlı ve bağlı olmama anlamında Mücerred ve Münezzeh bir kavramdır. “Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal” derken, “Hak” Allah’a ait bir isim olarak kullanılır. Dünyaya yansıyan yönü ile O’nun rızasını ifade eder. “Hukuk”, “Hakkı koruyan, O’na ulaşmayı, o endişeyi esas alan düzenleme”yi ifade eder.
Mesela batıda devlet ve hükümet iki ayrı kavram olmadığı gibi “Kanun” ve “Hukuk” da iki ayrı kavram değildir. Ya da İngilizce “Hükümet” “Government”, Devlet ise “State”, şehir idaresi, “statü” de aynı kökten gelir.. Mesela İngilizce’de “Hukuk” da “Kanun” da “Law” diye çevrilir. Hâlbuki biz de “Hukuk”, “Şeriat”, yani “meşruiyet” ile ilişkilendirilir. Mesela bizde “Hukuka uygun olmayan yasa suç aletidir!”
Onun için “İnsan Hakları” kavramı, batıdaki “Human Right”in karşılığı değildir. Bizde bu çaba “Hukuk-u Beşer”, “Müdafa-yı Hukuk” gibi bir şekilde ifade edilir.
Bu anlamda “Kadın Hakkı, Erkek Hakkı, Çocuk Hakkı” gibi tanımlamalar doğru değildir. Mesela “İnsan Hakları” gibi bir tanım hiç olmaz. Hakkın tecellisi, yani dünyaya, insana yansıması çok olabilir. Ama “Hak”, ıstıllahi anlamda çoğul olarak kullanılamaz. Dini açıdan “Hak” İlahi rızanın tecellisini ifade eder. “Haklıyım” derken, “Allah’ın rızası benim Hak sahibi olduğum yönünde” gibi bir anlam taşır. Bir medeniyet inşa edeceksek, kavramları ve kurumları yerli yerine oturtmamız gerek. Yoksa özümüze/fıtratımıza/yaratılış gayemize yabancılaşırız! Masivaya dalar, sekülerleşiriz. Yani dünyevileşiriz!