Zaten batıda HAK kavramı yok. İngilizcedeki “Truth” kelimesi “Hakikat” değil “Sahih, kaynağından alınmış, doğrulanmış doğru bilgi” anlamına gelir.
“Beyaz yalan” diye bir şey uydurduk ve insanlar bu şekilde birbirini kandırmaya devam ediyorlar.. Bana, “Nasılsınız” diye sorduklarında, ya “Elhamdülillah” derim ya da “Layık olduğumdan daha iyi” derim.
Çoğu insan kendi yalanına / günahına bir bahane, bir gerekçe buluyor. Ama başkalarının yalanına / günahına karşı itiraz ediyor gibi gözüküyor.. İnsanlar güzele güzel de demiyor, güzel kendilerine ait olmayınca! “Egosantrik / benmerkezci” bir dünyada yaşıyoruz sanki.
Aslında burada hakikat ile gerçeğin arasındaki farkı fark edememizden kaynaklanan bir sorun var. Gerçek, belli bir zamanda belli bir mekânda, belli bir bireyin, belli bir olay karşısında ortaya koyduğu tepkisel davranış sürecinde zihninde oluşan algıyla ilgili bir şey. Sonuçta rölatif. O bireyin geçmiş edinimleri, hobileri, fobileri, inancı, gözlemleri, çevresel faktörler sonucu oluşan davranışsal ve düşünsel bir durum söz konusu. Hakikat ise anlaşılmaya, yaklaşılmaya çalışılan Hakk’a ait olan, “Hakkal yakin” bir bilgiyi ifade ediyor. Onun için “Post….” şeklinde tanımlanamaz.