İnat ve kibir; hem sahibini, hem çevresini yakar. “Öfke”, inat ve kibrin kardeşidir. Ve öfke baldan tatlıdır. Fakat, sonunda öfkeyle kalkan zararla oturur. Biz kendimize yol arkadaşı olarak; sabır, tevazu, merhameti seçelim. Biliyorsunuz, “Asra yemin olsun ki, İman edenler, iyi/salih işler yapanlar sabredenler ve sabrı tavsiye edenler müstesna herkes hüsrandadır”. Burada şifre sabır ve “salih amel”, yani “sulheden işler”, bozgunculuk yapan değil. İnsanın aklı ile vijdanını barıştıran, insanı insanla, insanı fıtratla/tabiatla, hava, su, toprak, bitki, hayvanla barıştıran akıl, ki bu “sulh” bizi Allah’la barışa götürecektir. Değilse insan Allah’la savaştadır. İslam bu anlamda sulhe giden yoldur. Varacağınız yer de selamdır. Ancak o zaman dünya “Dar-üs Selam”a yaklaşır. Selamın yokluğu savaş halidir. O insanların kafasında, kalbinde, vijdanında başlar ve sonra savaşlara, teröre uzar, daha sonra hayvanları öldürür ve ekinlere zarar verirler. Dünyayı cehenneme çevirirler.
Bunları yaparken de bunlar sanki “gökyüzünün orduları kendi emrindeymiş gibi”, “gökyüzünün hazinelerinin anahtarı kendi ellerindeymiş...