Bakmayın, bizim birbirimizden kolayca vazgeçmemize. Mesela Şeytan kendisinin içinde olmadığı bir cennete kimsenin girmesini istemez. Ama biz herkesi cehenneme sokmak isteriz sanki. Eğer cehennemin ne olduğunun farkında olsak, tek bir kişinin bile orada olmasını istemezdik. İstememek değil, onu oradan kurtarmak isterdik.
Depremde enkaz altında kalan birini kurtarmaya çalışırken onun kimliğini sorguluyor musunuz! Günahkar biri olsa bile, belki bu felaket onun aklını başına getirmiştir diye düşünürüz. Peki insanların aklının başına gelmesi için ne yapıyoruz!? Tebliğde bulunuyor muyuz mesela. Taife giden Peygamber gibi olmalıyız!? Evet evet, ayağımıza taş atsalar, yolumuza diken dökseler, arkamızdan küfretseler de. Peygamber Ebu Cehil’e inkardan vazgeçmesi için kaç elçi gönderdi.
Merhametimiz gazabımızdan, sevgimiz nefretimizden büyük olmalı bizim. Demiyor muyuz, “Bizi öldürmeye gelenler bizde dirilsinler”. Elbette zalimler için yaşasın cehennem. Eğer bizim temel haklarımıza, hukukumuza açık ve kaba bir saldırı varsa, bir yüzümüze vurana, öbür yüzümüzü dönecek...