Eveleyip gevelemeden doğrudan söylüyorum. Suçluyu dışarıda aramayın, içerideler.
Paris’i gözünüze çok yaklaştırırsanız arkasında bir ormanı kaybedersiniz.. Öyle ki Eylüldeki Amerika saldırısındaki saldırganın pasaportunun sapasağlam bulunması gibi, Fransız polisi de saldırganın pasaportunu şıp diye buluverdi..
Esed’e “git” demeyenler, bu saldırının asıl sorumlularıdır. “Tavşana kaç, tazıya tut” mantığı ile bizi bize kırdıracaklardı. Bunun adı “Kontrollü bunalım stratejisi” idi.
PKK’nın Suriye ayağı PYD değil mi idi.. PKK’nın başı sıkışınca nereye kaçıyordu..
Bölgeyi terör cehennemine çeviren kim? Şii, Sünni, Selefi çatışmasının sebeb olduğu yangına körükle gidenler kimler?
Rusya, Çin, AB ülkeleri, ABD bu konuda çok mu masum? Sahi geriye kim kaldı?
“Tanrıyı kıyamete zorlamak” adına bu şartlarda biri elini çabuk tutacaktır. İsrail, batıyı bölgeye çekmek için bu durumu fırsat olarak görecektir. Kâhinler, Mesih’in dönüşü için 2016’yı işaret ediyorlardı. Birileri de aynı zamanı Mehdi’nin zuhuru için tarih olarak görüyor.
G20 ülkeleri bu sorunu çözebilir.. Aslında özel bir çabaya gerek yok, zalimlere destek vermesinler, ellerini bölgeden çeksinler, Suriye halkı kendi göbeğini kendi keser..