Dün kaldığımız yerden devam edelim. Mü’minler kardeşim demiştim. Peki soralım,o mü’min kim? Hemen hatırlatayım, “Ey iman edenler, iman ediniz” diyen bir ayet var. Yine bir başka ayet “iman ettik demekle yakanızın bırakılıvereceğinizi mi sanıyorsunuz”. “Mü’min olduk demeyin, Müslüman olduk deyin” diyen bir başka ayet var. Yine bir başka ayet “Şeytan sizi Allah’la aldatmasın” diyor. “Vay o namaz kılanların haline ki” diye başlayan o ayeti de hatırlatalım. “Din büyüklerinizi İlah ve Rab edinmeyin” diyen ayet ne diyor.
Sonuçta biz alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmetiyiz. Bizim görevimiz insanları cehenneme göndermek değil, bizi öldürmeye gelenlerin bizde dirilmesini sağlamaktır. Hz Ömer gibi, Vahşi gibi.. Affedici olmaktır. Hz. Yusuf’un kendini kuyuya atan kardeşlerini affetmesini hatırlayın. Hz. Muhammed, Mekke’nin fetih günü, Taif halkının, Mekkeli Müşriklerin zulmünü hatırlayıp “Kardeşim Yusuf’un kardeşlerine söylediği gibi söylüyorum” diyordu.
Allah’ın dini, “Atalarımızın dininden” ibaret bir din değil. Zaman içinde dini pratiklere eklemeler oluyor ve bazı kurallar hayatımızdan çıkıyor. Onun için dini Kitapla sınırlı tutmak gerek.. Allah’ın dini yeri, göğü, ölümü ve hayatı açıklar, ama yaşadığımız din karı ile koca arasındaki ihtilafı bile çözmüyor.
“Allah, cahil ve zalim bir topluluğa hidayet vermez”. Aklımız kadar iman eder, aklımız kadar amel işleriz. Dinimiz aklımızdan fazla olamaz. Çünkü bilmediğimiz bir şeye iman edemeyiz. “Bilmediğimiz şeyin peşine düşmeyin” der kitap.
Bir insan düşünün, “ben Müslümanım” diyor. Ama İslam’ın hiç bir kuralına tabi değil. Terör var, yalan var, hırsızlık var, işret var, fahşa var, yalan, iftira, dedikodu, iftira her şey var. Hatta şirk anlamına gelen sözleri de var.. Kalplerinden geçeni bilmem. Ama görünen amelleri konusunda dikkat etmemiz gerek.. Münafıklar kâfirlerden eşeddir. Biz biliyoruz ki, “Allah, cahil ve zalim bir topluluğa hidayet nasib etmez”. Sonuçta bu dünyada kim ne yaptı ya da yapması gerekenleri yapmadı ise hesabı sorulacak. Yapıp yapmadıklarımızla ya kendi sırtımızda kendi cennetimize sırtımızda tuğla taşıyacak ya da kendi cehennemimize kendi sırtımızda odun taşıyacağız.