Akif Safahat’ta sorar, “irticanın sizin lehçede manası bu mu”..
Birilerinin yine heyheyleri üstünde sanki. Gün geçmiyor ki, içeride ve dışarıda İslam’a ve Müslümanlara karşı, aileye karşı bir saldırı olmasın. Biri İzmir’den Hz. Meryem’e iftira ediyor, Anadolu’dan bir gencin intiharı üzerinden birileri İslam’a, İslami müesseselere saldırıyor. İstanbul’dan bir şarkıcının eski bir şarkısı üzerinden Hz. Adem ve Hz. Havva’ya yönelik hakaretler yapılıyor. Her insan cahillik etmiş olabilir. Bu taammüd mü, taksir mi, ona bakmak gerek. Cahillik eden kişi, hatası ile başkasına zarar vermemişse, bundan dolayı, ahvali şahsiyesi kul hakkıyla ilişkilendirilmesi, başkalarının sadece uyarı ve nasihati bir değer taşır. Hatasının farkına varıp özür dileyince, bu da bir erdem olarak kaydedilir. Kişinin izzetini yüceltir. Hz. Adem inkara sapmıyor. İnkarını sürdüren Şeytandır. Hz. Adem ve Havva annemiz, hemen hatalarını anlayıp bağışlanma istemişlerdir. Kişisel bir hata bile karşılıksız kalmamıştır. Habil-
Kabil olayı ile insanoğlu cahilliği ve zalimliğini sürdürünce, bunu yapanlar o sıfatla anılmışlardır. Hz. Adem’i ve Hz. Havva’yı yanıltan Şeytandır. Burada Hz. Adem ve Hz. Havva hatalarını anlayıp hemen tevbe etmişlerdir ve o sıfatla sıfatlandırılamazlar. Bu sıfatlar Şeytana aittir ve Şeytan bu anlamda lanetlenmiştir. O günah, Şeytanın insanoğlunun üzerine sıçrattığı bir pisliktir. Ve Müslümanlar aslında abdest alarak manen o kirlerden temizlenirler. Biz buna hadesten taharet diyoruz. Abdestimiz Hz. Adem’in ve Hz. Havva’nın abdestinin devamıdır. Tevbemiz onların tevbesinin devamı olsun. Onlar o gün bize hata yaptığımızda bunun sonucunun ne olacağını, nasıl tevbe etmemiz gerektiğini göstermiş oldular.
Şu “Cemaat nedir, ne değildir, ona bakalım: Bakın bir başka açıdan Türkiye bir tarikat cenneti(!). Sadece Müslüman, Yahudi, Hristiyan tarikatları yok, Hind tarikatları da var.