“Elmas çamura düşmekle kıymetinden bir şey kaybetmez”
Müslümanlar Allah’ın ipini bırakırlarsa İslam’a bir zararları olmaz, Allah da onların ipini bırakır ve helak olurlar. Yoksa İslam’a bir zarar veremezler.
Din “Allah’ın dini”dir. O dinini korur. Bunun için de kimseye muhtaç değildir.
Unutmamak gerekir ki, hayır da şer de Allah’ın iradesi içindedir. Allah kendi dinini korumaya muktedirdir. O dilerse bukağılı şeytanları bile dinine hizmet ettirir. Allah zaman ve mekânla da mukayyed değildir. O zaman içinde zaman yaratandır.
Geçen hafta Cuma hutbesinde nakledilen bir hadis vardı: Bedir harbine katılan Amr b. Avf el-Ensârî (R.A.)’den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) kendileri ile barış andlaşması yapılan Bahreyn’e el-Alâ b. Hadramî’yi emîr ta’yîn etmişti. Resulullah val’nin ardından Ebû Ubeyde b. Cerrâh’ı cizye için Bahreyn’e gönderdi. Ebû Ubeyde Medine-i Münevvere’ye geldiğinde, sahâbîler, merakla Ebû Ubeyde’nin ve getirdiği malları görmeye gelmişlerdi. Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz onlara şöyle dedi: “Sevininiz ve sizi sevindirecek ni’metleri, bundan böyle her zaman ümîd ediniz, bekleyiniz. Allah’a yemin ederim ki bundan sonra size fakirlik ve ihtiyaç geleceğinden korkmuyorum. Fakat sizin üzerinize korkmakta olduğum şey, sizden önce gelip geçen ümmetlerin önüne dünyâ nimetlerinin serildiği, yayıldığı gibi sizin önünüze de serilmesi, yayılması, onların birbirlerine bu ni’metlerde hased ettikleri ve en nefîs olanını elde etme yarışına giriştikleri gibi sizin de birbirinizle nefsâniyet yarışına girişmeniz ve bu yarışmanın onları helak ettiği gibi sizleri de helak etmesidir” buyurdu.