Bir şeyin kemali, zeval vaktinin yaklaştığını gösterir. Karanlığın en koyu anı aydınlığa en yakın olduğu zamandır. Ya da güneş zirveye ulaştığında artık batış kaçılmazdır.
Sonuçta her şey geçicidir. Baki olan yalnız Allah’tır. Zamanın her anında yüzümüzü nereye döndüğümüz, ne yaptığımız, niçin ve nasıl yaptığımızla ilgili bir imtihan söz konusu. Batılılar çok uzun vadeli planlar yapıyorlar. Oysa geleceğin ne getireceğini biz bilemeyiz. Genel olarak niyetlerimiz, umutlarımız, hayallerimiz olabilir. Ve hayaller gerçeğin aynasıdır. Hayali olmak da önemli. Ama asıl sorumluluğumuz, yaşarken ki sorumluluklarımız yanında biz yaşarken maddi mirasçılarımıza manevi miras anlamında vasiyetlerimiz olmalı. Onları o yönde hayata hazırlamalıyız.
Ve biz zaten dedelerimizden, ninelerimizden devraldığımız bir mirasa sahip değil miyiz. Yüzümüzü, “kökü mazide olan ati” anlayışı ile yüzümüzü geleceğe döndüğümüzde, geleceğe ilişkin olarak ihtimalleri, bu ihtimallerin maliyetlerini ve risklerini iyi incelerek ona göre hazırlıklı olmamız gerekiyor.