“Geçtiğin yerleri toprak diye geçme tanı, düşün o toprağın altında binlerce kefensiz yatanı..”
Girdiğimiz topraklar, yaşadığımız toprakların devamı olarak aslında peygamberlerin ayak izleri ile doludur ve bu coğrafya aynı zamanda ilk kanın döküldüğü ve son kanın döküleceği, tarihin başladığı ve tarihin nihayet bulacağı bir coğrafyadır.
“Ahirzaman fitnesi, Deccalin fitnesinden koru..” bu coğrafyada yaşanan bir fitneden söz ederler. Bu coğrafya, Kafdağı, Babil ve Mısır mitolojisinin tam orta yerinde mitolojik bir coğrafyadır. Bu coğrafya cinlerin, devletin savaş arenasıdır aynı zamanda. “Melheme-i Kübra”, “Armageddon” bu toprakta yaşanması beklenen büyük savaşları anlatır.
“El Bab”, gelecekte yaşanacak bir savaşa açılan kapıyı anlatır bize. Re’sulayn’ın altındaki düzlük “Amak” ve “Dabık” savaşlarının yaşanacağı bir mekandır. Savaş oradan Hatay’a, Amanoslar’a doğru genişler. Büyük İskender İskenderun’da İskenderiye’de birer liman inşa ederken, kıyamet savaşı için bir liman inşa ettiğini biliyor mu idi aceba!
“Ne zaman ki Türkler (Beni esfer; Türkler olabilir mi, ya da sarışın Trump, sarışın Boris Johnson, hani şu ataları Çankırı’da ‘Sarıgiller’den olan adam, ya da Putin olabilir mi?) şiddetli bir rüzgar gibi üzerinize esmeye başlarsa” diye başlayan uyarıları okuyanlar aceba bu gelişmeler karşısında nasıl bir halet-i ruhiye içinde hiç düşündünüz mü?