Bir anda erken seçime odaklandık. Bir olayı “efradına cami, ağyarına mani” bir şekilde anlamak istiyorsanız, bir içine gidip bakmanız, bir de uzaktan etrafını dolanarak bakmanız gerek.
Nikki’yi anlamak için Türkiye’den de bakmak gerek, Türkiye’de neler olup bittiğini anlamak için buraya ABD’den, İngiltere’den, Rusya’dan, İsrail’den, Almanya’dan, Vatikan’dan bakmanız gerek kendinize.
ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley, “ABD’nin Suriye’den üç şeyi başarmadan çıkmayacağını” söylemiş. Haley, “Kimyasal silah kullanımına izin veremeyiz ve bunun için mücadele edeceğiz. DAEŞ’in tamamen yenilmesi gerek ve üçüncü hedef İran’ın bölgeye hakim olmadığından emin olmalıyız” demiş. Tuti-i mucize guyem!
Eksik bırakmış, “Türkiye ve Rusya’nın bölgedeki varlığını” da eklemeliydi. O da yetmez, “İsrail’in varlık ve güvenliğini tehdit eden her türlü oluşumlar” demeliydi. O zaman daha gerçekçi olurdu(!). O da yetmez. “Sycos-Picot ve Belfaur deklarasyonunun sonuçlarına yönelik tehdit oluşturan her türlü girişimi tamamen hükümsüz kılacak şartlar ortadan kaldırılmadan” demeliydi. “Uluslararası barış ve güvenlik için uluslararası sözleşmelerle korunan uluslararası düzenin korunması gerekir” değil mi? Eee, ABD de “Dünyanın jandarması”. NATO desen o da öyle! “Sarışın bomba” Sheriff Trump öyle diyorsa öyledir. Yakasına bir pentegram yerleştirse, yeryüzünde insanlara ilahlık ve rablik taslayan bir “Demon”a dönüşecek, ama az kaldı!
Ah Nikki ah! Sen yok musun sen! İşi bitirdin.. Nikki kız, aynaya baktığında Lilith’e benziyor olabileceğini düşündün mü hiç!
Ama benim aklım karıştı şimdi, ABD’yi Suriye’den çıkmamaya PYD mi ikna etti, Macron mu, yoksa Suudiler mi? Belki de “Salih Müslim el Amerikani” Trump hamisini arayıp ağlamıştır, onun vicdanı da dayanamamıştır. “Tamam üzülme, gitmiyorum, buradayım” demiştir.