6-8 Mayıs’ta Antalya’da 3. Uluslararası Ortadoğu Mezhepler, Etnisite ve Çatışmanın Çözümü konulu bir konferans vardı.
TASAM Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin koordinasyonunda Kültür ve Turizm Bakanlığı, Hatay Valiliği, Marmara Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü, Mustafa Kemal Üni. ve DOĞAKA tarafından gerçekleştiriliyor.
“Ortadoğu”yu konuşurken kendimize İngiltere’den bakıyoruz hâlâ. Suriye dediğimiz yeri Asurların ülkesi olarak tanımlıyoruz. Sycos-Picot, Belfaur deklarasyonunu normal, tabii bir veri olarak kabul ediyoruz sanki..
Bu sınırlar sun’i. Çözümsüzlük yapısal. Birileri için çözümsüzlük “çözüm”ün kendisi. Çözümsüzlüğü empoze eden bir irade var.. Onun için bölgede 22 tane Arap devleti var. Bu sınırlar, doğal, dini, mezhebi, etnik farklılıklara dayanmıyor.. Bu toprağın inanç, kültür, geleneğinden de güç almıyor.
Gerçeği niye görmüyoruz. Bu sınırlar gerçek değil. Rejimler de öyle. Halkın din ve gelenekle bağları kopartıldı. Sekülerleştirildi.. Hilafet dağıldı, medreseler çökertildi. Sistematik bir şekilde cahilleştirildik ve fakirleştirildik.. Darbeler, diktatöryal rejimlerle halk sindirildi. Bu topraklarda adalet yok. O zaman nasıl barış olacak. Barış yoksa o zaman özgürlükler nasıl korunacak..