Hasan Aksay anlatıyor. Olay 1960’ların başlarında gerçekleşiyor.. DP döneminde de milletvekilliği yapmış, yaşlı, Azeri kökenli bir milletvekili beni ziyarete geliyor.. En genç, ilahiyat kökenli milletvekili olarak herkes tanıyor. Hasan Aksay’dan bir ricası var. Artık bir daha aday da olmayacak. Ama hep sade bir milletvekili olmuş. Bir komisyona üye olmak istiyor. Onun için grubtaki oylamada Hasan Aksay’dan kendisi için oy kullanmasını istiyor. Aksay, başka arkadaşına o konuda söz verdiği için, oy veremeyeceğini söylüyor. Adam teşekkür ediyor Aksay’a dürüst ve açıksözlü olduğu için. Daha sonra başka arkadaşları ile de konuşuyor. Onlar “tamam” diyorlar. Adamcağız da, Hasan Aksay’a gelip, seçilecek kadar oy konusunda söz aldığını söylüyor ve tekrar teşekkür ediyor..
Oylama yapılıyor, grub toplantı salonundan çıkarken, oy verme sözü veren karşılaştığı herkes “tamam, söz verdiğim gibi” diyorlar. Sayım yapılıyor. O milletvekiline bir oy çıkmıştır. O oy da kendi kendine verdiği oydur.. Azeri zat, Hasan Aksay’la karşılaşır. Ağlamaklıdır. “Özümün oyu nerde Hasan” der.
Aynı parti içinde, söz veren seçilmiş milletvekillerinin sözlerine sadakat konusundaki samimiyetlerine bakar mısınız.