Dün bıraktığımız yerden devam edecek olursak, bana kalırsa AK Parti içindeki AKP’lilere kızıp, CHP’ye oy verecek kimse yoktur. “Bir topluluğa olan öfkeniz bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmemeli.” Böyle bir şey “kaş yapayım derken göz çıkarmak” demek olur. Sandığa gitmemek de bir çözüm değil. Sonuçta AK Parti’nin güç kaybı, CHP’nin işine yarayacaktır. Bunun bir mantığı yok.
Ya iyilerden en iyiyi, ya da sonuç itibarı ile kötülerden en az kötüyü seçeceğiz.
Eğer kötülerden en az kötüyü seçmek istemiyorsanız, o zaman şimdiden elimizi taşın altına koymamız gerek. Öyle sırça köşkten ahkam kesmek yok. Kızıp, küsüp gitmek yok. Meydanı boş bırakıp ahlaksızlara zemin açmak yok. Bakın, bu konuda siz kendi adamınızı aday göstermek için 40 takla atarak bu mücadeleyi veremezsiniz. Ehliyet ve liyakat istiyorsak, en doğruyu seçmek istiyorsak kimse kendi adayında ısrarcı olmamalı. Hemşehriciliği, tarikatçılığı bir kenara koyacağız.
Bu arada partiyi eleştirirken bir de kendimize bakalım. STK’lar ne durumda, vakıflar, sendikalar, şirketler, kooperatiflerde durum ne.. Sonuçta biz bize benziyoruz. Tencere yuvarlanıyor, kapağını buluyor. Biz kendimizi değiştirmeden Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecek. Sonuçta herkes layığını bulacak. Zaten ortada çok da sivil toplum örgütü kalmadı. Hemen hepsi siyasetin arka bahçesinde yer alıyor neredeyse.
Kendi adınıza mevki, makam talep etmeden, Allah rızasını gözeterek ve çabanızın karşılığı yalnız Allah’tan bekliyor olarak, memleketi yönetecek doğru, dürüst insanların, ehliyet ve liyakat sahibi insanların seçilmesi için çaba gösteren kardeşlerime selam olsun. Bu herkes için en iyi olanıdır. Allah’ın rahmet ve bereketi buradadır. Bakın, kimse rızgından azını ya da çoğunu yemeyecek, ecelinden önce ya da sonra ölmeyecek. Helale haram katmayın.