Politika bir sanat mı?
Siyasetin bir hukuku, ahlakı, felsefesi var mı, olmalı mı?..
Politika; siyaset, maslahat, yönetme sanatı olarak ne anlama gelir? Politika, farklı etnik, ideolojik, politik, felsefi ve vicdani kanaat farklılıklarının bir arada yaşama iradesi ile oluşturdukları hukuk toplumunu ifade eden yönetim şeklini ifade eder. Polis o şehri, Medine’yi, inzibatla görevli polis de bu düzeni korumakla görevli kurumu ifade eder.
Siyaset, politika kadar, kavramsal olarak, etimolojik açıdan güzel bir anlam taşımaz. At eğitmek, adam öldürmek gibi anlamlar taşır.
Siyaset meydanı, siyaset etmek, siyaset gömleği hepsi ölmek, öldürmek, öldürülmekle ilgili kavramlar. Maslahatın çok güzel bir anlamı var.
Örfte sümenaltı etmek, oyalamak, yapıyormuş gibi yapıp hiçbir şey yapmamak gibi bir anlamda kullanılsa da, Maslahat, insanın aklını vicdanı ile insanı insanla, insanı tabiatla ve sonuçta bu 3 barış üzerinde Allah’la barışa erme, kurtuluşa erme anlamı taşır!
Poetika, yani şiir, aynı zamanda ahenk, ritim, uyum, anlam, derinlik gibi anlamlar da taşır. “Şiir gibi bir güzellik”den söz edebiliriz. “Şiir gibi konuştu” derken bu bir güzellik tanımıdır. Bizim de bu anlamda Poetika ile politika arasında bir bağ kurmamız gerek.
Bugünkü kaba dil, şekil ve muhteva olarak bundan maalesef çok uzak.
Ben etik ile estetik, din ile ahlak, ahlak ile hüsn, gubuh/kabahat ile ahlaksızlık arasında kopmaz bir bağ olduğuna inananlardanım.
Şimdi 21 yıl süren nübüvvet dönemini; “asr-ı saadet”in hemen ardından, ondan sonraki, tadı damağımızda kalan ve 31 yıllık, o sonu bir trajedi ile noktalanan şiirsel “4 halife dönemi”ni özetle sunmak istiyorum. Bundan çıkarılacak ders, Allah’tan başka hiçbir şey “ezeli ve ebedi” değildir. Her şey geçicidir. Ezel ve ebed tartışması gazab sonucu hüsran sebebidir.