Ohhh! Ramazan geliyor.
İçinde Kadir Gecesi olmayan bin aydan daha hayırlı bir ay geliyor. Bırakın kiylükal’i.. ye’si.. Ramazan geliyor..
Ne kadar sabırsızız.. Dün, yarım saatte bir gelen belediye otobüsünü beklerken “Dün bu da yoktu. Elhamdülillah. İnşallah daha iyi olacak, ha biraz gayret” diyen Anadolu’nun o mütevekkil, kanaat sahibi insanlarının yerini aceleci, asabi kalabalıklar aldı. Elinde bira kutusu ile metrobüs beklerken 3 dakika gecikti diye küfürler edip reklam panosunu tekmeleyen, piercingli, dövmeli, yırtık pantolonlu gençler aldı.
Biz kanaat lokantasına ya da bereket çorbacısına giderdik, şimdikiler pizza salonlarına, cafelere gidiyorlar.. O gençlerin nineleri, dedeleri Besmele ile sağ adımla binerlerdi otobüse, binince şoförü selamlardı. Biliyorsunuz artık şoförle konuşmak yasak. Bu yasak selamı kapsıyor mu bilmiyorum. Ama artık insanlar eskisi kadar selamlaşmıyor..
Başkalarından dürüstlük bekleyenlerin kendileri ne kadar dürüst.. Çuvaldızı başkalarına batırmadan önce kendimize bir iğne batırmamız gerekmez mi.. Hani “ele verir talkını, kendi yutar salkımı” diye bir söz var ya!