Farkında mısınız. Ramazan’ın ikinci haftasını da geride bıraktık. Önümüzdeki hafta Ramazan bitiyor..
Bir koşuşturma içinde zamanın nasıl akıp gittiğini anlayamıyor insan.. Savaş, terör, siyasi kavgalar, günlük iş, güç, bir sürü dünya gailesi..
“Vakit nakittir” derlerse de inanmayın, Vakit ömürdür. O Allah’ın üzerine yemin ettiği bir ayetidir..
Aslında “ruh” gibi “zaman”ın da ne olduğunu tam olarak bilmiyoruz.. Zamanın neresindeyiz mesela.. Başlangıç ve sonu olmalı zamanın.. “Mekan” ve “eylem” arasında algıladığımız, ama ne olduğunu bilemediğimiz bir şey.
Ansiklopedik olarak zamanı şöyle tanımlanıyor: Ölçülmüş veya ölçülebilen bir dönem, uzaysal boyutu olmayan art arda gelen elemanların birbirinden bariz şekilde farklı olmadığı, ancak aşırı uçlardaki elemanların birbirinden çok farklı olduğu sıralı diziyi ifade eden fizik, kimya, biyoloji, mantık ve felsefi alanda, uzaysal çalışmalarda ölçüm için kullanılan bir süreci ifade eden bir terim.
“Allah zaman içinde zaman yaratandır” denildiğine göre “zaman içre zaman” da var. “Ömrümüzü bereketli kılan şey” nedir aceba?
Zaman “mekan ile eylem arasındaki ilişki”de ortaya çıkıyorsa, İsra nasıl bir şeydi. Zaman durmuştu, iki ayrı mekan arasında bir an içinde gerçekleşen bir eylem vardı.
Hz. Süleyman’ın tahtını Kudüs’e taşıyan ifrit için zaman ne anlama geliyordu aceba.. Hz. Musa ile Hızır aleyhisselamın yolculuğu nasıl bir şeydi.. Ashab-ı Kehf nasıl uyumuştu öyle..