Kazakistan konusu tekrar İslam dünyası, Türk dünyası arasında bir savunma paktının gerekliliği konusunu gündeme getirdi. Ama önce soralım; İslam ülkeleri yöneticileri ne kadar İslam ahlakına ve İslami duyarlılığa sahip? Ya da o ülke halkları ne kadar İslam ahlakına bağlı? Yani bizim önce yeniden Müslüman olmamız gerek.
Aslında bu konu kulağa hoş geliyor! Batının örgütlediği BM, NATO, AB, UNESCO, FAO, WHO gibi örgütlerin başına İslam yazdınız mı bu iş tamammış gibi geliyor. İslam Birleşmiş Milletleri, İslam NATO’su, İslam Birliği. Tamam da bu sadece bir isimden ibaret değil. D8’in hali ortada. Endonezya, Malezya, Bangladeş, Pakistan, İran, Türkiye, Mısır, Nijerya. İlk iki Malay grubunda, sonraki 2’li Hind grubunda, Sonraki ikili Türki grubda. İki Malay kendi içinde uyumlu değil. Hindistan ayrılan Pakistan ve Bangladeş kendi içinde uyumlu değil....
Nijerya Afrika’da bir Frankofon ülke. Nasıl olacak bu iş.
Bakın CoVID’in ilk günlerinde toplumsal olayları kontrol altına almak için bir NATO ülkesi olan İtalya, Fransa ve Almanya’dan değil de, Ortodoks ve sol gelenekten gelen, Sovyetlerin devamı olan NATO dışı bir ülkeden yardım istedi ve Rusya, İtalya’ya asker gönderdi, ama Türkiye Kazakistan’a asker de gönderemedi, Jandarma da. Oysa Wilhelm, 18.4.1901’de Çin’de çıkan Boxor isyanını bastırmak için Abdulhamid’den askeri destek ve Çinli Türki ve Hui Müslümanlarının isyana destek vermemesi için Halife olarak sürece müdahil olmasını istemişti. Ecevit’in dedesinin de yer aldığı heyet bu maksatla Çin’e gitmişti. Heyet başkanı kimdi dersiniz: Mirliva Enver Paşa..Bu zat Nazım Hikmet’in dedesi olup; bu zatın babası Konstantin Borzecki ise 1848 ihtilalinde Türkiye’ye sığınıp, Mustafa Celaleddin Paşa adını alan kişidir. Hay Allah, Nazım’ın dedesi Çin’e giden Hilafet heyetinin başkanı.