Şubat’ın ortasına geldik neredeyse, seçime 45 gün gibi bir zaman kaldı, ama henüz sokakta seçim havası yok. Partilerin karizması adayların karizmasından yüksek. Öte yandan seçim kampanyasında kullanılan sloganlar ve söylem çok zayıf. “Ettik, yaptık, yapacağız” gibi söylemler yerine, özellikle gençler bu olaya bir şekilde katılmak, kendi dünyalarına yönelik basit taleplerin, öncelikle de sorunlarının çözümünü istiyorlar. Suali mukadderlerine cevap arıyorlar. Sanırım dilde bir sorun var. “Kalplerine dokunmak”tan söz ediyorsunuz ama bazıları geçmişleri ile tavırları ile seçmenin sinirine dokunuyor. Aday belirlerken de, seçim kampanyası hazırlanırken de sanırım bazı yanlışlar yapıldı. Herkes partiden çok “Erdoğan” adını kullanıyor. Kendini Erdoğan’a nisbet ediyor, kendi sözlerini Erdoğan’ın söz ve davranışları ile temellendirmeye çalışıyor. Ama bu durum ister istemez Erdoğan’ın adını yıpratıyor. Bana kalırsa kamuoyu anketlerine fazla itibar etmeyin. İnsanların kafası karışık ve aleyhte konuşmak istemeyince yuvarlak sözlerle geçiştirme yoluna gideceklerdir.
Söylenen söz kadar, söyleyen de önemli. Kim, ne söylüyor. Asıl sorumlu olan konuşmuyor, susuyorsa, ya da konuşmasında yuvarlak sözlerle, halkın duymak istediği sözler yerine yuvarlak laflarla konuyu geçiştiriyorsa, bundan hayırlı bir sonuç çıkmaz!
Troller konusu “Keskin sirke” örneğindeki gibi küpüne zarar vermeye başladı. Bunları kullanıcılarının başına bela olacaklar. Bumerang gibi fırlattıkları taş gelip kendi başlarına çarpacak. Unutmamak gerekir ki “Haddinden fazla şiddet gayedeki hikmeti yok eder”. Her eleştireni kazanmak yerine aşağılar ve hedefe koyarsanız size destek olacak kimse kalmaz sonra çevrenizde.
“Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah’tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.” Ali İmran 159. A.Tekin bu ayeti şöyle yorumlar: “O vakit, Allah’ın lütfettiği rahmet peygamberliği icabı onlara yumuşak davrandın. Eğer kötü huylu, sert mizaçlı, katı yürekli olsaydın, akılsızca davransaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onlara af ile muamele yap. Bağışlanmalarını, koruma kalkanına alınmalarını dile. Devlet, ekonomi, savunma ve sosyal hayat ile ilgili planlama, kamu düzeni ve yönetimle ilgili kararları mü’minlerle istişare ederek al, yönetime katılmalarını sağla. Kararını verdiğin zaman da, Allah’a dayanıp güvenerek, sonuçlarını O’na havale ederek hemen icra et. Allah tevekkül sahibi Müslümanları, kendisine güvenip dayananları sever.”
AK Parti medyası diye bir medya yok bana kalırsa. Yani CHP’nin Halk TV’si gibi bir TV’si, gazetesi yok. AK Parti üzerinden çıkar hesabı yapan grupların medyası var. Ya da AK Parti içinde güç sahibi olmak, AK Parti tabanını kontrol etmek ve böylece kendi siyasi geleceğini garanti altına almak isteyen, kendi dışındakilerin merkeze yaklaşması ve inisiyatif sahibi olmasını istemeyen bir medyaları var. Büyük kısmı samimiyetsiz, ucuz bir profesyonel meddahlık derdinde. Tek ses ya da koro halinde uygun adım bir yürüyüş kolu oluşturma derdindeler.