Şu gerçeği görelim: Seçim her yerde ve her zaman vardır.
Hep iki şeyden birini seçeriz.
Hak-batıl, doğru-yanlış, çirkin-güzel.
Ve hayat bu tercihlerden ibarettir ve bu hayattaki tercihlerimiz, ahiret yurdundaki yerimizi de belirler.
Seçim sadece sandıkta değil yani!
Allah şöyle buyurdu: Söz verdiğinizde sözünüzde durun.
Ve yine Allah şöyle buyurdu: Ölçüyü - tartıyı doğru tutun.
Madem milletin vekilisiniz, madem “millet adına” hareket ediyorsunuz, madem göreviniz kamu hizmeti; onların hak ve hukuklarını gözeteceksiniz..
O görevi en uygun, doğru şekilde, en adil şekilde, aceleye getirmeden ve geciktirmeden, herkesin hakettiğinin karşılığını aldığı şekilde yapmanız gerek. Hayır ordadır. Kendi kazanacağınız şekilde, zaruri olmadan hiçbir değişikliğe gitmeden..
Bir şeyi yapabilecek olmanız, yetkinizin olması, istediğiniz bir şeyi, istediğiniz zaman ve istediğiniz şekilde hakkı vermez kimseye.
Hukuk keyfiliği korumaz.
Öyle yaparsanız, Allah’ın rahmeti ve bereketi aradan çekilir ve o işte evdeki hesaplar çarşıya uymaz.
“Zamane siyasileri” şöyle düşünüyorlar: Milletin menfaati için benim iktidarda olmam gerek. Ötekiler gelirse millet zarar görür.
Bu; rakibini düşmana dönüştürür.
Bu kavgada herkesin, diğerine uzaklığı eşittir. Yani benim fikirlerim ne kadar diğerine uzaksa, onun fikirleri de bana o kadar uzaktır.
Herkes kendini ve milleti kurtarayım derken, sulh etme sanatı olması gereken siyaset, çatışmanın aracı olur.