Dün, Kürdistan konusunun tarihi arka planı ile ilgili yazımızı bitirememiştik.
Türkiye Osmanlı bakiyesi bir toplum. Burada 40 kadar halk yaşıyor. Koskoca Osmanlı yurdu dağıtıldı. Geriye kalan da taksim edilip dağıtılacaksa, burada kimse kalmaz. Geriye kalan ABD, AB ve İsrail’in kuklası olur sadece. Ve bu coğrafya kan gölüne döner.
Selahaddin’in çocukları üzerine plan yapanlar aslında kendi elleri ile bize dayattıkları anlaşmaları kendileri tartışılır hale getiriyorlar ve bu bölgede bizim üzerimizdeki planları sebebi ile birbirlerine düştüler. Mekerallahu! Görelim Mevlam neyler. Bize şer gibi gelen şeyler, bakarsınız bir hayra, bir uyanışa vesile olur.
İstememiz gereken adalet, barış ve hürriyet. Birimize ne lazımsa ötekine de o lazım. İnsanlar burada inandığı gibi yaşayıp, düşündüğünü özgürce ifade edebiliyor, haksızlığa uğradığında hakkını ve emeğinin karşılığını alabiliyorsa, kovsanız da kimse gitmez. Yoksa bağlasanız da kimse durmaz!
Kürtleri bulundukları ülkelere karşı kışkırtanlar, aslında karşılarına Türkiye, İran, Irak ve Suriye’yi alıyorlar. Türkiye ile Arap dünyası arasında, aralarında bir “Kürt koridoru”, bir “Şii koridoru” oluşturup, petrol bölgesine hakim olmak istiyorlar. Yoksa Kürtlerin ela gözüne hayran olduklarından değil. Düne kadar BOP çerçevesinde, Ankara TSK’yı ABD’nin emrine verseydi, Kürtleri ezeceklerdi. BOP çökünce kendilerine yeni bir piyon arayışına girdiler. PKK ve PYD üzerinden tezgahlanan planlar yeni değil.