“Kürt meselesi” bundan sonra daha çok başımızı ağrıtacağa benziyor.
Batı “Kürt meselesi”ni terör sorunu olmaktan çıkarıp, siyasi bir sorun haline getirmeye çalışıyor. Bu konuda ABD PYD’yi, Mezopotamya halklarının özgürlük/bağımsızlık hareketinin “tretoryal savunma gücü” olarak himayesi altına almaya hazırlanıyor.
Bölgede artık, Suriye ve Irak hükümet güçlerinin yanında, ABD’nin himayesinde bir ordu, Türkiye’nin himayesinde de bir ordu daha var. Yakında göreceksiniz, Rusya’nın da bir ordusu olacak.
Eski CIA Başkanı John Brennan, “Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğü yeniden sağlanamaz. Bu iki ülke, merkezi bir hükümet tarafından artık yönetilemez. Suriye ve Irak’taki Kürt bölgeleri gibi birçok özerk bölge ortaya çıkacak” diyor.
“…taraflardan her biri 1. maddede belirlenen sınır çizgisinin kesinliğini ve bozulmazlığını kabul ederek, bunu değiştirmeyi hedefleyen herhangi bir girişime geçmekten sakınmayı kabul eder.” (1926 Ankara Antlaşması, Madde: 5) dense de birileri Sevr’e, Lozan’a atıfta bulunuyor. Birileri AB “Yerel yönetim özerlik şartı”ndan yola çıkarak bölgede oluşturulacak bir “Kürdistan” ile “Kanton politikası” üzerinden bir yerlere varmak istiyor.