Hz. Ali’ye, oradan Hz. Muhammed (sav)’e ulaşan bir silsile-i meratipden söz etmiştik.. Yani böyle bir mukaddes soy yorumu var.. Bu yapı genel olarak “ehli beyt” tanımı içinde değerlendirilmiştir..
Herkes dün sözünü ettiğim sırrı kendinden bir öncekinden alır.. ve bu sır Şiarada Hz. Ali ve Fatıma arasındadır.. Nakşiler Hz. Ali ile birlikte Hz. Ebubekir’i de buna dahil ederler..
Buradaki asıl kilit nokta, İsra’da gizlidir..
İsra olayı 620’de meydana geldi. İlk vahiy 610’da, yani nübüvvetin 10. Yılında..
Kur’an-ı Kerim İsra’dan söz ediyor, ama Miraç’tan söz etmiyor.. İsra, Mekke’den Kudüs’e yolculuğu ifade ediyor. Oradan sidrei müntehaya bir gidiş-geliş oldu mu.. “Tayyi zaman ve tayyi mekan” yani zaman ve mekan üstü bir durum sözkonusu.. Resulullah bu yolculukta bazı kişilerle konuştu mu, gittiği yerde ne gördü ve hangi bilgileri aldı..
Fatıma’nın kitabı, ya da birtakım dini yorumlar bu noktada başlıyor..
Peygamberin Cebrail yoluyla aldığı vahiy bize ulaştı. Bunun dışında bir bilgi alındı mı, alındı ise bu bilgi ne, nerede?..
Hadislerde böyle bir bilgi yok.. Ama birileri Hz. Ebubekir ya da Hz. Ali ve Hz. Fatıma üzerinden gizli bir kitabın varlığından söz ediyor. Bu bilgi evrenin sırlarını, geçmiş ve geleceğe dair bilgileri ve bazı olayların hakikatinin anlaşılması için birtakım gizemli yol ve yöntemleri de içeriyor.. Arabi cifir ilmi, sayıların esrarı, ebced, ruhlar ve cinler alemi, gaybi tasarruflar ile ilgili birçok şey söylüyor..