Şeytanın müthiş bir tecrübe ve bilgi birikimi var. Bir de dehşetli bir kibir, sabır ve inat. Peygamberlerden bile vazgeçmiyor.
“Şeytan sizi Allah’la aldatmasın” diye bir ayet var biliyorsunuz. “İnsanlar! Allah’ın vâdi elbette gerçektir, öyleyse sakın dünya hayatı sizi aldatmasın; o çok hilekâr şeytan da Allah’ın kerem ve merhametini ileri sürerek sizi aldatmasın.” (Fatır 5)
Şeytanın aldatması «Allah çok bağışlayıcıdır, en büyük günahları bile affeder; bu kadarcık günahtan bir şey çıkmaz” şeklindeki telkinlerle ortaya çıkar.. (Bkz. Zemahşeri tefsiri) Bu anlamda şeytan insanı: “Allah kerîmdir, senin ibadetine ihtiyacı yoktur. O gafurdur, rahîmdir, o her şeye vekildir” diyerek günahlara ve tembelliklere sevketmek ister. Kimisi de “günahın benim üzerime” diye, birilerini kendi yanına çekmek için başkalarının günahına talip olur.
Şeytan çok kurnaz. İnsanın zaaflarını biliyor. Para yemek için, zina için, kibir için bir sürü bahanesi var. Hacca git defteri sildir, son nefeste kelime-i şehadet getir, bitir!.
Bunların Bel’am karakterli hocaları da vardır. “Onlar, kullarının tövbesini kabul edenin ve sadakaları alanın Allah olduğunu; tövbeyi çok kabul edenin, çok merhametli olanın Allah olduğunu bilmediler mi?” Tevbe 104. Ya da Taha 82’deki “Şüphe yok ki ben, tövbe edip inanan ve salih ameller işleyen, sonra da doğru yol üzere devam eden kimse için son derece affediciyim.”, Zümer 53’deki “De ki (Allah şöyle buyuruyor): “Ey kendi aleyhlerine olarak günahta haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah (dilerse) bütün günahları bağışlar; doğrusu O çok bağışlayıcı, çok merhametlidir” ayetlerinin arkasına saklanarak kendilerini ve dostlarını kandırmaya çalışırlar.