Allah; bizi mallarımız canlarımız, sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir. Bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir. Biz bilmeyiz, Allah bilir. Allah, servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirir, çevirir. Her topluluk layık olduğu gibi idare olunur. Biz kendi hakkımızdaki hükmü değiştirmeden, Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecektir. Allah’ım, biz senden razıyız, yeter ki sen bizden razı ol! Bizi her zaman sabredenlerden, şükredenlerden ve direnenlerden bulacaksın!
Mal, güç, servet ve iktidarla övünmeyin. Veren Allah alır da! Hele gücümüz ve servetimiz, aklımız ve imanımızın önene geçerse, yani güç ve servetimiz aklımız ve imanımıza yön vermeye başlarsa bu Allah’ın gücüne gider.. Herkesin bir kaderi, rızkı ve eceli vardır. Ne haşa Allah’ı kıyamete zorlayabilirsiniz, ne de iktidara.. Bunların “Allah’tan” değil de “sizden olduğunu” vehmine kapılırsanız Allah’ın rahmetinden uzaklaşır ve gazabını hakkedersiniz..
Ben şimdikinin 100 katı güç ve servete ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum ama daha şimdiden gücümüz ve servetimiz aklımız ve imanımızın önüne geçmeye başladı. Unutmayın, bu helak sebebidir..
Bizim bugünkü Osmanlıcılığımız “Lale Devri” Osmanlıcılığı. “Ramazan şenlikleri” diye Osmanlı çınarını kemirenlerin, direklerarası eğlence kültürünü gelenek gibi sunmaya çalışan bir akıl var peşimizde. Tanzimat kafası bizim sermayedarlarımızın, üniversite mezunlarımızın, bürokratımızın kafası. Bizim içimizde de Halaskâr Zabitan fikrine sahip, siyasetçi kılıklı İttihatçılarımız var artık.
Hep ötekileri değil, biraz da kendimizi hesaba çekmemiz lazım.
SİAD’larımız ne alemde.. Dün 28 Şubat sürecindeki MÜSİAD kaçkınları şimdi hepsi yeniden MÜSİAD’çı oluverdiler.. SİAD’ların arasında o kadar çok her devrin adamı tipinde adam var ki. Dikkat; yazın, dün MAZLUMDER’in başına gelenler, bizim SİAD’ların da başına gelebilir..