Şimdi övünmeyi, dövünmeyi bir kenara bırakıp toparlanma zamanı. Zaten geç kaldık, daha da geç kalırsak korkarım “Hayır! Kime, lakin? Hani sahipleri yurdun.”
Akif’in Safahat’ında “inleyen Hüsran” bile sessiz!.”
Bu sessizlik gözyaşlarına boğulmadan uyanalım, dirilelim ve ayağa kalkalım.
Sahi o yatta şampanya partisi düzenleyen başörtülü bayanlar, “hangi muhafzakar partilerin papatyaları” idi. Lale Devri’ndeki o dünyadan kâm almanın faturasını Sevr’de önümüze koymadılar mı? Tarihin tekerrür etmemesi için aklımızı başımıza almamız ve ciddi bir özeleştiri yapmamız, “Biz nerede yanlış yapıyoruz” sorusunu sormamız gerek.
O “yelkenleri ipekten, direkleri gümüşten kadırgalar” Osmanlıyı kurtarmaya yetmedi. Tarih bir ibret dersidir. Ders alınmazsa tekerrür eder.
CHP yine aynı CHP, İttihat Terakki kafası yani. Osmanlıyı yıkıma götüren Tanzimat sonrası İttihat Terakkinin askeri kanadı idi. Cumhuriyeti kuran İttihatçıların siyasi kanadı. CHP yine aynı CHP. Rejim kendini ele geçirenleri de görünen o ki, kendi rengine boyuyor. Bir süre sonra bakıyorsunuz, farkı farkedemiyorsunuz sanki. Kıyafetler, sloganlar değişse de özünde değişen fazla bir şey yok. Rejim kendini farklı bir konsepte yeniden klonluyor.
Neyse, Ramazan ayındayız. Bu ülke halkının şah damarı hâlâ canlı. Bizi biz yapan, bizi ötekilerinden ayıran temel alametifarikamız, tek parti, çok partili dönem fitnesine rağmen hâlâ canlı. İslam bizim her şeyimiz. Birilerinin İslam’a karşı söz ve tavrı aslında, çakma bir İslam’a karşı bir de rejimin propagandasının etkisi altında fobik bir reflekstir. Aynı durum batı dünyası için de geçerli. Biz İslam’ın özüne dönsek Allah’ın yardımı ile yine başarırız. CHP bizi laikleştiremedi ama bizimkiler bizi sekülerleştirdi. Toplum da buna teşneymiş zaten.
Bu çınarın, zeytinin kökleri hâlâ canlı. Hiç düşündünüz mü, bu ay kaç milyar lira imkân sahibi insanların cebinden çıkıp, yoksulların cebine girecek. Sadece fitreyi söyleyeyim, resmi rakamlarla 50-100 lira gibi bir şey.