Kur’an-ı Kerim’de anlatılan bazı olaylar bize sadece bilgi olsun diye anlatılmıyor.. Anlatılan olayların bizim hayatımızda bir karşılığının olması, bize bir sorumluluk yüklemesi gerekir..
Siz bugün Kahire’den kalkacaksınız, Sina’ya aynı gün varabilirsiniz. Yine dilerseniz aynı gün oradan da Kudüs’e gidebilirsiniz.. Kahire’den Sina’ya 400 kilometre, Sina’dan Kudüs’e 350 kilometre.
Bir insan günde ortalama 25-30 km yürür.. Hadi çocuklar var diyeceğim ama kaçıyorlar.. 30 kilometre deseniz 400 kilometreyi iki haftada gitmeleri gerek..
Bir rivayete göre Hz. Musa Mısır’dan çıktıktan üç ay sonra Sina’ya varmış. Demek ki, günde ancak 5 km yol almışlar.. Muhtemelen denizi geçtikten sonra toparlanma, sayım ve arkadan gelenlerin beklenmesi, herkesin yakınını bulması için ciddi bir zamana ihtiyaç olsa gerek..
Önce durup dururken niye bu konu. Hemen söyleyeyim, Kurban Bayramı’nın arefesindeyiz..
Hz. Adem’in çocukları arasındaki ilk kavga, ilk cinayet biliyorsunuz kurban üzerinden yaşanmıştı. Habil-Kabil kavgasından söz ediyorum.. Kefaret olarak ve şükran için, bağışlanma için kurban kesmeleri gerekiyordu.. İslam tarihi açısından bir diğer çok önemli olay, Hz. İbrahim’in oğlu Hz.İsmail’nin kurban edilmesi hadisesi.. Ve Peygamberimize kurban kesme emri..
Arada bir kurban olayı daha var. Hz. Musa şükran olarak kurban kesmelerini emrettiğinde onlar hemen emre uymak yerine sordukça sordular, Haşa Allah’ın kendilerinden kendisi için bir talepleri olduğunu düşündüler ve ona kendi akıllarınca değerli bir sunumda bulunmak istediler. Bir yetimin buzağısı yerine altından bir buzağı yapıp, O’na takdim etmeye kalktılar ve lanetlendiler..