Tamam siyasetçimiz dediğiniz gibi, bürokratımız da. Peki ya siz, biz ne haldeyiz..
Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş. Herkes layığını buluyor. Sonuçta biz bize benziyoruz.. Aynı topun kumaşıyız. Politikacı dediğin kişiyi kim seçiyor. Sanki gazetecisi, işadamı, STK’cısı, bilim adamı daha mı akıllı, daha mı dürüst. Al birini vur ötekine. Kimse kendi gözündeki merteği görmüyor, ötekinin gözünde çöp arıyor. “İnni küntü minezzalimiyn” demiyor kimse. Hep başkalarına erdemi öğütlüyoruz, hep dürüst adam arıyoruz da peki biz ne kadar dürüstüz.
Bazı haltlar tek başına yenmiyor.. Zina edeni, rüşvet alanı-vereni, masanın bir tarafında biri varsa öte tarafında da bir başkası var.. Bunun sivili, siyasisi yok.. Birileri yemeye karar vermişse, onun velisi olan şeytanı; onu, onun zihninde meşrulaştıracak bir sürü argüman buluyor.. Hani derler ya, kedi acıkıp da yavrusunu yemeye karar verince onu fareye benzetirmiş! İşte o hesap.. Minareyi çalmaya karar veren kılıfını da buluyor..