Daha önce “beka” tartışması üzerine bazı şeyler söylemiştim. Ve hep şunu söyledim: Allah bizi mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecek. Allah’tan başka hiçbir şey baki değildir. Peygamberlerin kurdukları devletler de dahil, kul yapımı olan her şey gün gelir yıkılır. Beka iddiasında bulunanlar yakın bir gelecekte nasıl bir yıkılışla yıkılacaklarını görürler.
Her son yeni bir başlangıçtır. Hayat kıyamete kadar bir şekilde devam edecek. Gün gelecek bir kavim topyekûn helak olacak Hz. Nuh zamanında olduğu gibi, gün geldi, Hz. Nuh zamanında olduğu gibi, bir geminin sınırlı sayıdaki yolcusundan başka kimse kalmadı. Ad ve Semud, Sodom ve Gomore halkının başına gelenlere bakın. Firavunların, Nemrudların yıkılmaz sandıkları devletleri nasıl yıkıldı!.
Peygamberimizin kurduğu devlet, vefatından hemen sonra Hz. Ali döneminin sonunda yıkıldı ve ısırıcı meliklere giden yol açıldı.
Sadece laikçi seküler politikacılar değil bizimkiler de kader konusunda öyle laflar ediyorlar ki! “Memleketi kaderine terk edecek değillermiş!” yok ya! Olan bazı şeyler “Kaderimiz değil”miş. Yani onu değiştirecekler.
Kardeşlerim! Amentü diye okuyup durduğumuz bir metin var ya, orada bir cümle de şöyle der: “Ve bil gaderi hayrihi ve şerrihi minellahu teala”.. Hayır ve şer’in Allah’ın iradesi içinde olduğuna iman ederim. Bakın biz “Allah’ın rızası”na talibiz! Ama hayır’ı da, şerri’de yaratan Allah’tır. Bir topluluk Allah’ın ipini bırakmıştır, Allah da onların ipini bırakır. Onları Allah’ın elinden alacak kimse yoktur!