Bir ülkede, adalet, barış, hürriyet varsa; insanların malları, canları, namusları, akıl ve inançları, nesilleri güvende ise, emeği karşılığı temel ihtiyaçlarını karşılayabiliyorsa, paraları paraysa, yani emeğinin ya da malının karşılığını zamanında alıyor ve parası durduk yere değer kaybetmiyorsa, o insanları o ülkeden kovsanız da gitmezler. Kaldı ki, o zaman kimse kimseyi de kovmayacaktır. Bunlar yoksa, babanızın oğlu da olsa, bağlasanız da durmazlar.
İddialar araştırılıp gerçek ortaya çıkarılmazsa, o iddialar söylentiye dönüşür. Söylenti ise kargaşanın ikiz kardeşidir. Gerçek herkes için en iyi olandır.
Daha önce de yazdım, yine hatırlatayım: Bacon (1561-1626) “Ayaklanmalar ve toplumsal kargaşalar üzerine” isimli bir denemesinde der ki “Devlete kara çalan sorumsuz konuşmaların sık sık ve uluorta yapılması, bir yandan devlete zararı dokunacak yalan-yanlış söylentilerin ağızdan ağıza dolaşarak büyük bir ilgi görmesi kopacak bir fırtınanın ilk işaretleridir.” (…) Devletin dört ana direği olan Din, Adalet, Yönetim, Hazine’den biri sarsılacak ya da...