Bugün bu konuyu bitirmemiz gerek.. Dün kaldığımız yerden devam edelim..
Bu noktada Tarsuslu bir Yahudi olan Saulun, önce azılı bir İsevi düşmanı iken İsevi olmaya karar verip Pavlus adını alması ile yeni bir dönem başladı.. Hz. İsa’nın vefatından 50 yıl sonra Hatay’da ortaya çıkan bu yeni dinin adı Hıristiyanlık olacaktır..
Pavlus yeni dinin tebliği için ilk seyahatini Konya’ya yapar, 2. yolculuğunu Ankara’ya. Fazla bir taraftar bulamaz. Daha sonra Mersin üzerinden Antalya yolu ile Muğla ve İzmir’e, Ege bölgesindeki 7 kilise bölgesindeki tapınakların ruhanilerini ziyaret eder. Oradan Selanik’e gider ve geri döner.. Yeniden Hatay’a gelir ve Kayseri’ye gider. Romalılar onu orada yakalarlar ve mevcutlu olarak Roma’ya gönderirler. O gittiği her yerde yeni dini anlatmaya devam eder. Rodos, Girit, Malta ve Roma’ya kadar gider..
Onun için Rodos Şövalyeleri, Girit Şövalyeleri, Malta Şövalyeleri, Roma Şövalyeleri ayrı ve özel bir öneme sahiptir.. Pavlus Roma’da ölür. Ama orada iken tebliğleri ile Roma sarayında birçok kişiyi bu yeni dine inandırmıştır.. Artık Tapınağın yeni koruyucuları Romalılar olacaktır.. Haçlılar yani.. Ardından İslam’ın doğuşu ve yükselişi ile yeni Tapınakçılar Roma’nın gözetiminde İslam’a karşı bir güç, Roma’nın emperyal heveslerinin taşıyıcı ruhani gücünü oluşturacaktır..
Burada Muhyiddin İbn-i Arabi’den söz etmeden geçemeyiz. OMuvahhidun döneminde, Hicri takvime göre 27 Ramazan 560’da Mursiye (Murcia), Endülüs’te (bugünkü İspanya) tam da Tapınakçıların Roma merkezli olarak ortaya çıktığı bir zamanda doğdu. doğdu. Yani 1165-1240 arasında yaşadı ve Şam’da vefat etti. Arabi Endülüs’te Meymonidesi yakından etkiledi.. Arabi’nin Kur’an yorumunda kullandığı yorumu, Meymoniden Tevrat’a uyguladı..