Asıl sorun ne biliyor musunuz? “BEN” sorunu.
Hani işi ehline verecektir. Ehliyet, liyakat, adalet, istişare ve şûra esas olacaktı. Hani “bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir”di. Durup dururken günde 40 kez “bize hakkı hak, batılı batıl göster, hakta toplanmayı nasib et” diye dua etmiyoruz herhalde.
“Ben yaptım oldu” diye bir şey yok..
Hepimiz nefs taşıyoruz. Hepimiz Allah’tan bir ruh taşıyoruz ve hepimizin içinde Şeytanın bir şubesi var. Şeytan Hz. Adem’den de vazgeçmedi, Hz. İbrahim’den de, benden de vazgeçmedi. Biz hep başkalarının Şeytanını taşlıyoruz, ama kendi Şeytanımıza toz kondurmuyoruz.
Her namazda kendine selatu selam okuduğumuz Hz. İbrahim’in ailesinde yaşananları biliyorsunuz.. Hz. İsmail ve İshak (as), Hz. Hacer ve Hz. Sare annemiz arasındaki ihtilafı biliyorsunuz. Hz. Ali ile Hz. Aişe arasında da bir ihtilaf vardı.
Rivayet edilir ki, Ays ile Hz. Yakub ikiz idiler. Ve aralarında kıskançlık bulunmakta idi. Bu sebepten dolayı Ays kardeşini tehdit ediyordu. Anaları, Ays’ın Yakub’u tehdit ettiğini öğrenince oğlu Yakub’a, Urfa Haran’da yaşayan kardeşi Laban’ın yanına gitmesini söyledi. Yakub aleyhisselam babası İshak aleyhisselamın izni ile “bir gece vakti zorlu ve zorunlu bir yolculuğa” çıktı. Orada dayısı Laban’ın kızı ile evlendi.