Biz “ekmeli mahlukat”, “eşrefi mahlukat” olduğumuz gibi “Belhum adal” da olabiliyoruz. İnsanoğlu Peygamber olabildiği gibi, lânetli bir Şeytan’a da dönüşebiliyor. Biz “zübde-i kâinat”ız aslında. Yani kâinatın özetiyiz.
Şunu aklımızdan çıkarmayalım, ne yiyorsak biz onun bir parçasıyız. İçinize aldığınız her şey, sizin bir parçanız olduğu gibi sizi kendine benzetir. Bu sadece fiziki anlamda değil, aynı zamanda manevi açıdan da böyledir. Onun için “helal süt...