Abdurrahman Dilipak Yeni Akit Gazetesi

Vehn bataklığına düşmeyelim de

Resulullah’a sordular: Vehn nedir ey Allah’ın Rasûlü? O, cevap verdi: “O dünya sevgisi ve ölüm korkusudur!” Ölümü hatırlamak canınızı sıkıyor mu? Korkmayın, o saat geldiğinde...

03 Şubat 2019 | 13.817 okunma

Resulullah’a sordular: Vehn nedir ey Allah’ın Rasûlü? O, cevap verdi: “O dünya sevgisi ve ölüm korkusudur!” Ölümü hatırlamak canınızı sıkıyor mu? Korkmayın, o saat geldiğinde gideceğiz. Ne önce ve ne sonra. Korkunun da ecele faydası yok. Resulullah: “Ağzınızın tadı (Keyfinizi) nı kaçıran ölümü sıkça anınız” der. Gerçekte ölüm, “asude bir bahar ülkesidir”. Şeb-i arustur! Dünya sürgününün sona ermesi, kavuşma günüdür. Korkanların korktukları bir gerçek, cehennem gerçeği de var elbette. Onu da korkanlar düşünsün. Cenneti umut edenler için ise o ölümlü dünyanın acılarından kurtulma günüdür.

Resulullah Vehn ile ilgili hadisin başlangıcında şöyle bir uyarıda bulunur: Yabancı düşman kavimlerin (İslam düşmanlarının), Müslümanların üzerine çullanıp, tıpkı sofraya çağıran yiyiciler gibi birbirlerini çağıracakları zaman yakındır.” O “yakın olan zaman” bugün mü? Kıyamet fitnesinin çıktığı zamana ne kadar benziyor zamanımız. Sanki Lut kavminin sapkınları yeniden hortladılar. Sanki Ad ve Semut kavminin fitnesi yeniden uyandı. Mekke ve Medine’nin, Mescid-i Aksanın biladı İslam’ın hali malum.

Söz konusu hadisin ravilerinden, orada bulunanlardan biri Resulullaha sordu: “O gün sayıca azlığımızdan mı bütün bu olacak olanlar?” Resulullah cevapladı: “Hayır! Aksine o gün siz çoksunuz. Lakin sizler bir selin getirip yığdığı çer-çöp gibi gibi olacaksınız. Hiçbir ağırlığınız olmayacak.” Sahabiler “neden” dediler, “bunun sebebi nedir?” diye sordular. Resulullah cevap verdi: “Allah, düşmanlarınızın kalbinden size karşı korku duygusunu çıkaracak ve sizin kalplerinize ‘Vehn’ yerleşecek!” “Vehn” ne demekti: Dünya sevgisi ve ölüm korkusu! Sekülerleşme ve cihaddan uzak kalma. Dünyevileşme. Dünya metaına itibar etme. Onu elde etmek için her yola başvurma. Servet, silah, makam, itibar, şöhret, kadın, para, o sizi dünyaya bağlayan her ne ise o! Kişisel olarak, aile olarak, cemaat / topluluk olarak, dünya malından neye meyleder ve ona bağlanırsanız o vehn sebebidir. Ben “düşmeyelim” diyorum da, birilerimiz düştü bile. Biz insanları cehennem yolundan geri çevirmeye çalışacaktık, onların arasına karıştık ve onlarla yarışıyoruz onların yolunda.

Servet, silah, iktidar dönüştürücü bir güçtür. Ama dikkat: Aklınız ve imanınız servetinizden daha güçlü değilse, hayatınıza yön veren irade aklınız ve imanınız değil, servetiniz ve gücünüz olur. Bugün servet sahiplerinin çoğu, “Akaid“ ne demek onu bile bilmez. “Kelam”, “Siret” nedir bilmez ama futbolcu adlarını ezbere bilir. Mesela “Vehn” nedir diye sorun, bilmezler. Bilmediklerini de bilmezler. İnandıkları gibi yaşamayınca, yaşadıkları gibi inanmaya başlarlar. İşte o an felaketin başlangıcıdır.

Öyle bir hayata çattık ki, “hayata kurmuş pusu”. (Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek). Eskiden “öyle bir zaman gelecek ki” diye başlayan “fitne zamanı” olarak anlatılan şeylerin çoğu gerçekleşti. Çobanlar gökdelenler inşa etmeye başladılar. İnsanların çoğu artık helali haramı düşünmüyorlar, sadece para kazanmak derdindeler. Rüşvet, torpil ve iltimas sıradanlaştı. Bunlar artık gizlenmiyor meydan okumaya başladılar. Vermeyenin yakasına sarılıyor ve hesap sormaya kalkıyorlar. Şimdi moda oldu, üstünüze trollerini saldırıyorlar. Ölen niye öldüğünü, öldüren niye öldürdüğünü bilmediği bir kör savaşın içine düştük. Namazı savsaklayan hocalar geliyor! Yönettikleri halkı aşağılayan, onlara yalan söyleyen amirler hak sahibine, âlime itibar etmeyip, mal ve servet sahiplerine itibar edecek. Fuhuş yayılacak, fahişeler itibar görecek. Gayrimeşru hayal, iş ve nesil vaka-i adiyeden bir mesele olarak görülecek.. Çocuklar anne-babasına of diyecek, karı-koca birbirine merhamet etmeyecek, saygı da göstermeyecek, gelin-kaynana kavgası aileleri parçalayacak deniyordu. Hepsi gerçekleşti. Kurtlar, kuzu postuna bürünüp aramıza karıştılar.

İşi gücü bırakıp, Mehdi gelsin bizi kurtarsın diye bekleyenler var aramızda. Göklerin hazinesinin anahtarı kimsenin elinde değil. Peygamberlerin bile sahip olmadığı bir güç ve yetkiyi kimseden beklemeyelim. Kafamızı kiraya vermeyelim. Yeni “The Cemaat” olayları yaşamayalım.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Şimdi veda vaktidir 01 Eylül 2022 | 7.668 Okunma Devlet adamına saygı 31 Ağustos 2022 | 2.135 Okunma Yasa yapmak 30 Ağustos 2022 | 905 Okunma Bana güven, gerisini merak etme sen 29 Ağustos 2022 | 3.081 Okunma Çorba sever misiniz? 28 Ağustos 2022 | 1.603 Okunma