Önce “Bilgisayar” dediler.
Güzel ve doğru bir tanım. Bilgiyi sınıflandırıyor, ilişkilendiriyor ve bilgiye erişiminiz sağlanıyor.
Bir de “Bilişim” dediler.
O da Türkçe bir kelime.
Yunus “Bilelim, bilişelim” der.
Bilişim Kur’an-ı Kerim’de “Tearüf etmek” şeklinde geçer. Bir bakıma “bilgileşim”, irfan’ın, “düşünce tecrübelerin paylaşımı” gibi bir anlamı var. Bunlar “eğitim” ile ilgili değil, genellikle “Maarif” ile ilgili konular.
Ama artık kimse, kelimenin mahiyetini sorgulamıyor. 300-500 kelime ile konuşan insanlar neyi anlayabilir, neyi anlatabilirler ki, bugün ülkemizdeki toplumsal zekâ düzeyi zekâ yaşı olarak 11 yaş gibi gözüküyor.
Reklamlar ve dizi filmler, magazin bu seviyede anlatıldığı zaman toplumun ilgisini çekiyor.
Bilgisayar zaten artık oyun, kumar, yasak delme aparatı gibi bir hale geldi. Her şey bir cep telefonuna ya da tablete sıkıştırıldı. Her öğrenciye bir tablet ve akıllı tahtalarla eğitim sorununu çözeceğimizi zannettik.
Bugün “yapay zeka”dan söz ediyoruz. Zekâ dedikleri “insanın düşünme, akıl yürütme, nesnel gerçekleri algılama, kavrama, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tümü”. “Soyutlama, öğrenme ve yeni durumlara uyma yeteneklerinin toplamı”.