Yapay zeka tamam.
Sıradaki yapay bilinçti o da artık aktif.
Yapay zeka ile yapay bilinç arasındaki tek fark, yapay bilinç, kendi kendini geliştiriyor ve kendi muhtemel sorunlarını öngörerek tedbir alıyor, kendini yeniliyor, güncelliyor, onarıyor, hem de yapay zekayı yönetiyor, onun yazılımlarını ve HW’leri güncelleyebiliyor.
Yapay bilinç, aslında sadece teknolojiyi değil, canlı organizmalarla da iletişim kurabiliyor. Zaten bu “NeuraLink” ile “Nesneler arası iletişim” projesinin içinde mündemiçti.
“MetaVerse” ya da “TransHumanizm”in en önemli halkası buydu.
Yani, insanın can, beden, akıl, ruh, nefs gibi unsurlarından ruh ve nefsi devre dışı bırakırsanız, makine geri kalanı ile etkileşim içinde olabilecek. Quantum bilgisayarlar bu açıdan hem bilgi depolama, hem de erişim ve sorgulama hızı açısından hayati öneme sahipti. Artık o da mümkün.
Yani makine fiilen insanın önüne geçti. Makine sizin geçmiş eğilim ve uygulamalarınıza bakıp, alt şuur ve üst şuurunuzu okuyup, sizin gelecekte muhtemel davranışlarınız konusunda öngörüde bulunabilecek.
Onun için tercihleriniz ve talepleriniz öngörülebilir olurken, yönlendirilebilir de olacak. Bu artık kamuoyu araştırmalarına ve seçimlere, referanduma gerek kalmayacağı anlamına geliyor.
Zaten artık BİREYsel tercih diye bir şey olmayacak. Bu sizin performansınıza bağlı bir durum. Karbon ayak izi programı sizin kendi arabanızı kullanmanıza, hatta o arabayı satın almanıza, bir uçağa, trene binmeyi bırakın, bir asansöre binmenize bile izin vermeyebilir. İstediğiniz kadar paranız olsun, kullanamayabilirsiniz. Karbon krediniz olmadan sokağa çıkmanız bile engellenebilir, herkesin 3 kuruşa aldığı şeyi siz karbon vergisi ile 5 kuruşa almak zorunda kalabilirsiniz.
Siber diktatörlüğe hoş geldiniz! “Karbon tüketim puanınız kadar konuşacaksınız” yoksa resetlenebilirsiniz. Zaten “tek TIK”lık bir canınız var.