Bakıyorum da, insanlar bir “yarın” endişesine kapılmışlar. Herkes aynı şeyi soruyor: Yarın ne olacak? Geleceğe ilişkin daha çok korku ve endişe söz konusu. Oysa Müslümanların böyle bir endişesi olmaması gerek. Yarını merak etmeleri, kendi sorumlulukları ya da aklın muktezası olarak düşünmesi, yapması gereken tedbirlerle ilgilidir. Yoksa olacak olan olur. Sonuçta kimse ecelinden önce ya da sonra ölmeyecek. Rızkından az ya da çok yemeyecek, kaderinden başka bir kaderi de yok. Hayır ya da şer, o her ne ise, o şey Allah’ın iradesi içindedir. Kurtuluş, çare, çözüm O’nun rızasına yönelmekle mümkündür. Ama ecelini CoVID, rızkını bordrosu, kaderini amirlerinin sicilinden ibaret görenlere, ya da geleceklerini liderleri, örgütleri, önderleri ile açıklamaya çalışanlara bazı şeyleri anlatmak kolay değil.
Sonuçta her topluluk layık olduğu gibi idare olunacak ve biz kendi hakkımızdaki hükmü değiştirmeden Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecektir. Kurtuluşa erenler Allah’ın ipine tutunanlar, O’nun boyası ile boyananlar, O’nun rızasının tecellisinin vesilesi olanlar olacaktır. Onlar mahzun da...